28 Şubat 2017 Salı

MOL GEBELİK (ÜZÜM GEBELİĞİ) 1

0 yorum

Hipokrat’ın  "bin bebek taşıyan anne" olarak tanımladığı mol gebeliğe  halk arasında "üzüm gebeliği" denir.

Mol gebelikte uterus içinin üzüm taneleri şeklinde bol miktarda şişmiş veziküller olduğu yapıdır.


Mol gebeliği nasıl oluşur?
Fertilizasyon (döllenme) esnasında normalde Oosit dediğimiz (yumurta hücresi) içine tek bir sperm alır ve giriş kapılarını kapatır.
İçeriye iki sperm birden girdiğinde spermler 23'er kromozomdan oluşan genetik bilgileri oositin hücre çekirdeğine gider. oositin kendine ait genetik bilgilerinin yok olmasına neden olurlar Sonuçta fetusa ait hiçbir yapı içermeyen ve bol miktarda şişmiş villustan oluşan anormal bir gebelik ürünü ortaya çıkar. Buna komplet (tam) mol gebeliği adı verilir.

İçeri giren iki spermin genetik bilgisi ile oositin kendi genetik bilgisi birleştiğinde ise 69 kromozomlu anormal bir fetus meydana gelir. Fetusa ait yapılarla birlikte yine çok sayıda şişmiş villusun bulunduğu bu anormal gebelik ürünü ise parsiyel (kısmi) mol adını alır.


Komplet mol daha sık karşımıza çıkar ve gebeliğin daha erken dönemlerinde belirti verir. Kısmi mol ise tanı bazı durumlarda 20. haftaya kadar gecikebilir.

Komplet olan tipi müdahale edilmediğinde genellikle 16. gebelik haftasına kadar düşükle sonlanır. Kısmi mol gebeliği ise daha uzun süre devam edebilir.

Mol gebeliği trofoblast (bebeğin beslenmesinden sorumlu) hücrelerinin kontrolsüz şekilde çoğaldığı bir durumdur. Bu nedenle normal gebeliğe göre çok daha fazla miktarlarda human chorionic gonadotropin (HCG) adlı gebelik hormonu üretilir ve kana geçer.

Mol gebeliği kimlerde daha sık görülür?

* Beyaz ırk
* Sosyoekonomik seviyesi düşük ve "kötü" beslenen kadınlarda
* Ancak elbette her kadında gözlenebilir.
* Uzakdoğuda çok sık rastlanmakla beraber ülkemizde yaklaşık 1500 gebelikten birine mol tanısı konmaktadır.
* 20 yaş altındaki gebelerde
* 40 yaş üstündeki gebelerde daha sıktır.
* Daha önce mol gebeliği yaşayanlar
* Kürtaj ve düşük öyküsü olanlar


Mol gebelikteki hamilelerin şikayetleri nelerdir?
* Aralıklı veya sürekli gelen kahverengi akıntı
* Vajınal kanama
* Erken bulantı kusma öykülerinin başlaması
* Normalden daha şiddetli bulantı kusmalar
* Erken dönemde tansiyon yükselmesi ve preeklemsi oluşması
* Vajinadan üzüm tanelerine benzer dokuların düşmesi


Mol gebeliğinin tehlikesi nedir?
Mol gebelikte kanama bazen ciddi boyutlara ulaşabilir.Kanama hayati tehlike oluşturabileceği unutulmamalıdır.

Mol gebeliği geçiren kadınların yaklaşık %10'unda trofoblast hücreleri gebeliğin bitmesinden sonra da çoğalmaya devam edebilir. Esas sıkıntı bu durumdur.Bu duruma gestasyonel trofoblastik neoplazi ("gebeliğe bağlı trofoblastik tümör") ya da kısaca GTN adı verilir. Çoğalan trofoblast hücreleri kan yoluyla diğer organlara metastaz yapabilir (metastaz, tümör hücrelerinin ilk ortaya çıktığı yerden başka yerlere yayılmasıdır).
 GTN en sık akciğer ve vajinaya metastaz yapmaktadır.Bununla birlikte vücudun tüm organlarına yerleşebileceği düşünülmelidir.


GTN uygun bir şekilde tedavi edilmediğinde yaptığı metastazlarla ölümle sonuçlanabilir.
Mol gebeliği sonlandırıldıktan sonra taburcu edilen hasta uzun süre takip edilmesi gerekir.


Tekrar görüşünceye kadar esen kalın...

22 Şubat 2017 Çarşamba

ÇOCUKTA SALDIRGANLIK

0 yorum
Saldırganlık, çocuğun genellikle kendi akranlarına ve başkalarına vurması, ısırması, tekmelemesi, eşyaları fırlatması ve tükürmesi gibi zarar vermeyi hedefleyen davranışlarda bulunmasıdır. Küçük çocuklarda sık görülmektedir. Saldırganlık çocuklarda belli dönemlerde  normal bir tepki biçimi olarak kabul edilebilir.
Saldırgan davranışların yetişkinler tarafından ödüllendirilir ve pekiştirilir. Bazı kültürde erkek çocuğun saldırganlığı onaylanır. (Örneğin; Kavga eden çocuğa ailesi tarafından “aferin”  veya “seni döveni sen de döveceksin” denmesi)
Sürekli ve aşırı biçimde saldırgan olan çocuk sinirli, gergin ve geçimsizdir. Hemen parlarlar ve kavgaya hazırlardır. Kendilerini ifade etmekte zorlanırlar. İsteklerini bağırarak vurarak anlatmaya çalışırlar. Eğer istekleri olmazsa kendilerini yere atıp,başını yere vurma ,etraftaki eşyaları fırlatma,karşısındakine saldırma, ısırma gibi eylemlerde bulunabilirler.
Durmadan kuralları çiğner ve ceza görür. Bu çocuklar cezadan etkilenmez ya da  kısa süreli etkilenmiş gibi görünürler. Olağan anlaşmazlıkları bile bilek gücüyle çözmeye çalışırlar.
Saldırgan çocukların tepkileri ölçüsüz ve orantısızdır. Öfkesini yenemez ve hep kendini haklı çıkarmaya çalışır. Bu çocuklar evde okulda sürekli sorun yaratırlar ve yetişkinlerle sürekli çatışma içindedirler. Genellikle erkek çocuklar daha saldırgandırlar.

Saldırganlığın Nedenleri
Çocuğun yetişkinlerden gerekli anlayışı, sevgiyi ve kabulü görmemesi.
Televizyon ve bilgisayar oyunları, kitle iletişim araçlarının olumsuz etkisi.
Ana-babanın aşırı otoriter ve baskıcı tutumları, buna bağlı olarak yaşanan iletişim problemleri.

Çocuğun ana-babasından dayak yemesi.
Biyolojik olarak çocuğun beyin zarı iltihabı, beyin zedelenmesi gibi fizyolojik sorunlar yaşaması.

Saldırgan Davranışlar Konusunda Aileye Öneriler
İlk olarak ebeveynler çocuğun bu davranışının nedenini bulun ve önlem alın.
Çocuktaki saldırganlığa neden olan sebepler bulunduktan sonra çocukla uygun bir dille konuşup, gerekli ihtiyacı karşılayın.
Öncelikle ana-baba olarak çocuğa saldırganlık modeli olmayın

Aile içindeki olumsuz bir meseleyi çocuğun önünde bağırarak çözmeyin. Her zaman daha sakin konuşmaya özen gösterin.
Öncelikle ana-baba olarak çocuğa saldırganlık modeli olmayın.
Saldırgan davranışlara tolerans göstermeyin
Saldırgan davranışları kesinlikle dayakla cezalandırmayın!
Dayak atılan çocukta düşmanlık duyguları gelişir ve pekişir.
Çocuk sinirliyken onunla tartışmayın, sakinleşmesini bekleyin ve daha sonra yaptığı davranış ile ilgili konuşun
Çocuk sinirliyken onunla tartışmayın, sakinleşmesini bekleyin ve daha sonra yaptığı davranış ile ilgili konuşun
Çocuğa yaptığı bu davranışların dezavantajlarını gösterin.
Saldırgan davranış göstererek isteklerini elde edemeyeceğini ona anlatın
Çocuğun sportif faaliyetlerde bulunmasına ve belirli bir süre dışarıda
 oynamasına izin verin. Bu enerjisini boşaltmasını sağlayacaktır.
Kızgınlıktan kurtulması için alternatifler bulun
Çocuğa şiddet içeren televizyon programları seyrettirmeyin.

Çocuğunuzu kimseyle kıyaslamayın, başka kişilerin yanında eleştirmeyin.
Çocuğunuzla mümkün olduğunca daha çok ve kaliteli zaman geçirin.
Çocuğunuzla oyun oynayın.
Çocuğun sergilediği saldırgan davranış başkalarının güvenliğini ciddi bir şekilde tehdit etmedikçe bu davranışın üstünde durup çocuğa baskı yapmayın.


Tekrar görüşünceye kadar esen kalın...




3 Şubat 2017 Cuma

Bebek ve Uyku Eğitimi

0 yorum
Yeni doğan bir bebekler günde ortalama 20 saat uyurlar. Dış dünyaya uyum sağlama sürecinde bu normaldir. 6. ayından sonra dış dünyaya olan uyum ve farkındalık ile artık çevreden gelen ses, ışık gibi etmenlerle bebeğin uykusu  16-14 saate düşer.1 Yaşından sonra geceleri daha uzun uyumaya gündüz ise 2-3 defa kısa uykular uyuması normaldir.2 yaşından sonra artık uyku düzene geçmelidir.
Bebeğin dinlenmesi ve zihni için uyku önemlidir.

Bebeklerde Uyku Eğitimi ve Uyku Düzeni
Sevgili anneler bebeğinize vereceğiniz uyku eğitimi için önerilen iki yöntem vardır.
     1.   çocuk ağlasa da uyumayı kendi kendine öğrenmesini ön gören yöntem.
     2.doğal yöntemlerle güven ortamı sağlanarak uykunun öğretilmesini esas alan yöntem.
Aslında ikisi de önerilebilir yöntemler. Seçimde anne baba tutumu ve uyku eğitimine yaklaşımı önemli olmaktadır. Öncelikle;

Bebeğinize iyi bir uyku eğitimi vermeden önce;
1. Oda ısısı normal koşullarda 22-24 derece arasında olmalıdır.
2. Yatak çok aşırı yumuşak olmamalıdır. 
3. Yastık çok yumuşak ve büyük olmamalıdır.
4. Üzerine örttüğünüz örtünün ağır olmamalıdır.
5. Üşümesini engellemek için tulum giydirilebilir.
6. Oda evin en az gürültü alan ışığı en hafif olan bölümü seçilmelidir.
7. Yemekten hemen sonra sırt üstü uyutmamak gerekli. Gazı çıkartılmalı ve yan yatırılmalı. Emdiği süt soluk borusuna kaçabilir.
8. Eğer bebeğiniz yüz üstü yatmayı tercih ediyorsa hep aynı yüz yönünde yatırılmamalıdır.


1. Ferber Yöntemi
Bu yöntemde bebek kendi kendine uykuya geçmeyi ve yalnız yatmayı öğrenmesi hedeflenir. Çıkış noktası Amerika olup en çok kullanılan yöntemdir.

Uygunluk kriterleri
7aydan büyük bebeklere uygulanmalıdır.
  Bu yöntemi uygulayacak netlikte belki de biraz katılıkta olmanız gerekli.
 Baba ve aile büyüklerinin de bu yönteme destek vermesi gerekli.
 Uygulama ciddi anlamda sistemli ve programlı uygulanmalı. Kesinlikle tutarsız davranış ya da sisteme uygun olmayan davranış kullanılmamalı.

Uygulama aşamaları
1. Basamak: Önce uyku ritüellerini oluşturun. Bu ılık bir banyo, güzel bir ninni yada hafif bir masaj. İki üç tane belirlediğiniz bu ritüelleri sadece uykudan önce yapın ki uyku vaktinin geldiğini anlasın.
2. Basamak: Bu ritüelleri oluşturduktan sonra çocuğunuzu yatağına koyun ve odadan dışarı çıkın.
3. Basamak: İlk gün, yatağına yatırdığınız ilk 3 dakika süresince yanına gitmeyeceksiniz. Sadece 3 er dakikalık aralarda gidip “pış pış” yapacak, ninni söylemeyecek, konuşmayacak ve aşırı ilgi göstermeyeceksiniz. Bebeğiniz sadece sizin orada olduğunuzu bilecek. Uyuyana kadar 3 er dakikalık aralıklarla sadece sakinleştirilecek telkinler verilecek, kesinlikle kucağa alınmayacak.
İkinci gün, aralıklı bakma süreniz 5 dakikada bir olacak.
Üçüncü gün, aralıklı bakma süreniz 8 dakikada bir olacak.
Dördüncü gün, aralıklı bakma süreniz 10 dakikada bir olacak.
Beşinci gün, aralıklı bakma süreniz 13 dakikada bir olacak.
Altıncı gün, aralıklı bakma süreniz 15 dakikada bir olacak.
Yedinci gün, aralıklı bakma süreniz 20 dakikada bir olacak.
4. Basamak: Ortalama 7-10 gün içerisinde bebeğiniz kendi kendine uykuya geçme davranışını gösterecektir.
5. Basamak: Süreç içerisinde eğer isterse yanında ayıcığı ya da bebeğiyle uyuyabilir.


Önemli Not: Bu uygulamalar esnasında dikkat edilecek nokta bebeğin ağlamalarının bir hastalık, diş çıkarma, gaz ya da herhangi bir fiziksel sıkıntıdan dolayı olmadığına kanaat getirilmesidir. Bu dönemlere denk gelen zamanlarda “ Ferber yöntemi” kullanılmamalıdır.
            
    “Yok ben Ferber yöntemini yapamam!” diyorsanız ikinci seçenek,


     2. Co-Sleep Yöntemi
     Bu yöntem de çocuğa güven ortamı sağlanarak kendi kendine uyuması            öğretilmesi     hedeflenir. Çocuk ne kadar küçük ise bu metot o kadar etkilidir. Yaş büyüdükçe ebeveynin çocuğa karşı kararlı ve tutarlı olması önemli.

Uygunluk kriterleri
Her yaşa uygulanabilir.
 Sinirlerinizin gergin olmaması ve sabrınızı en üst düzeyde kullanabileceğinizi hissetmelisiniz.
Çocuğun hasta olmaması, herhangi bir fiziksel şikayeti olmaması.
 Olabildiğince akşam beslenmelerinin kesilmiş olması.
Çocuğa karşı zorla ve ısrarla, ceza tarzı ifadelerle yönlendirilme yapılmaması.
Uygulama aşamaları
1. Basamak: Önce uyku ritüellerini oluşturun. Bu ılık bir banyo, güzel bir ninni yada hafif bir masaj.. İki üç tane belirlediğiniz bu ritüelleri sadece uykudan önce yapın ki uyku vaktinin geldiğini anlasın.
2. Basamak: Bu ritüelleri oluşturduktan sonra çocuğunuzu yatağına koyun ve yanına oturun. Bir sandalye ya da koltuğa oturabilirsiniz. Çok fazla ten temasına girmeden ona telkin verin. Mesela “şşşş şşş şşş” tarzı tekrarlar onu rahatlatacaktır.
3. Basamak: Uyuyana kadar bekleyin. Bu esnada kesinlikle konuşmak ya da ten teması yok.
4. Basamak: Uyuduğunu hissettiğinizce sessizce kalkıp odadan uzaklaşın. İlk 4 maddeyi aynı şekilde en az 5 gece olacak şekilde devam edin.
5. Basamak: 5. Geceden sonra odasının kapısına yakın bir noktaya oturun ve telkinlerinizi buradan verin. Eğer çocuk kalkmak isterse ağlarsa yanına kısa aralıklarla giderek sakinleştirin. Ancak bu sakinleştirmeniz yine aynı telkin şeklinde olsun. Sakinleştikten sonra tekrar eski yerinize gidin ve bu ritüeli sabaha kadar devam ettirin.
6. Basamak: Ortalama 15 gün süren bu eğitim sonunda çocuğunuza iyi geceler diyerek ayrılmanız yeterli olacaktır.


Tekrar görüşünceye kadar esen kalın…



 

Bebeğinizin Bakımına ve Sağlığına Dair Herşey Copyright 2016 Tüm Hakları Saklıdır Besikliev.Com