21 Aralık 2016 Çarşamba

BEBEĞİNİZ TUVALETİNİ YAPAMIYOR MU?

0 yorum

  Her bebeğin dışkılama alışkanlığı birbirinden farklıdır. Bebeğinizin dışkılama sayısı bağırsak hareketleri, genetik yapısı,ilaç kullanımı ve beslenmesiyle ilgilidir. 

  Üstelik bu alışkanlıklar zaman zaman değişebilmektedir.Annenin süt verdiği süre içerisinde kendi beslenme tarzı da bu alışkanlığı değiştirebilmekte olduğunu bilmeliyiz. Yine ek gıdalara geçtiğiniz bebeğinizin dışkılama alışkanlığında değişiklik olabilmektedir. Bu sebeple bebeğinizi başka bir bebek ile kıyaslamanız sizi yanlış yönlendirecektir.

  Bebeğinizin az kaka yapması az beslenmesiyle alakalı olabileceği gibi anne sütü veya mamayla alakalı da olabilmektedir.

  Bebeğinizin 4-5 günde bir kaka yapması  ya da günde 4-5 defa kaka yapması  bebeğinizin sağlıksız olduğunun göstergesi olamaz. Genelde az beslenen iyi beslenemeyen bebeklerin kaka miktarı az olmaktadır. Ama bazen tüm bu olumsuzluklar bebeğinizin sağlığının yerinde olmadığının göstergesi de olabilmektedir. Anneler eğer bebeklerinin iyi emdiğinden , yeterli miktarda süt aldıklarından eminse ve tüm bunlara rağmen dışkılama da sorun varsa bir çocuk uzmanına başvurulmalıdır.

  Eğer bebeğiniz kakasını yapamıyorsa bağırsaktaki kaka ve gaz bebeğinizi rahatsız edecektir. Bu durumda emme problemleri huzursuzluk ağlama durumları görülebilir. Ciddi bir bağırsak sorunu olabileceği atlanmamalı ve ilaç uygulamasını doktor tavsiyesi olmadan yapmamamız gereklidir.

  Bebeğinizin kakası sert top top değilse kabız diyemeyiz. Yani 3-4 günde bir yapılan sulu kaka  kabızlık değildir. Bebeğinizin keyfi yerindeyse sorun yoktur.
3-5 günde bir zorlu da olsa sıvı kaka yapan bebeğin tek sorunu henüz gelişmekte olan zayıf kaslara sahip olduklar bağırsaklarıdır. Birde hep aklımıza getirmediğimiz bir durum yatarak kaka yapmasıdır.
İlk aylarda sorun olan bu durum 5-6. Aylarda bağırsak kaslarının gelişmesiyle,bebeğin artık oturmaya hazır olmasıyla ve eskisine göre daha hareketli olmasıyla düzelmeye başlayacaktır.

Bebeklerde Kabızlık
  Sert ve kalın çaplı kaka, sert top top yapılan kaka  mutlaka bir uzmana başvurulması gereken durumun habercisidir.

Bebeklerde Kabızlık Tedavisi

  3-5 günde bir de olsa sulu olan bu kaka için  yumuşatıcı şuruplar vermek çok anlamsız ve gereksizdir. Doktor görüşü olmadan ilaç kullanmak doğru değildir. Bazen böyle bir durumda durumda zeytinyağı  verilir. Zeytinyağının  bir  zararı  olmasa da  çok  büyük bir  faydası da olmayacaktır. Sadece doktor önerisi ile barsak hareketlerini düzenleyici şuruplardan yardım alınabilir. Makata kremli kulak çubuğu ile uyarı vermek sık sık başvurulmayacak bir teknik olarak dikkatlice uygulanabilinir. Kaka yapacağını hissettiğiniz bebeğinize ense-omuzlardan destekleyerek yarı oturur pozisyona almanız ve masaj yapmanız uygundur. Ilık bir banyo da oldukça etkilidir. 4-5 günden önce fitile hemen başvurmayın. Özellikle de bebeğiniz keyfi yerindeyse bunlara gerek yok.
Tuvaletini yapamayan ve ya az yapan bebeğimize evde neler uygulayabiliriz?
  Önceliğimiz doktora gitmek olmalı .Ancak doktora ulaşma imkanımız yok ise ve bebeğinizin kakasını yapamaması bağırsak hareketlerinin yavaş olmasından kaynaklı olduğuna emin iseniz belirteceğim tavsiyeleri uygulayabilirsiniz.

1.Yöntem; bacak hareketleri ve karına masaj uygulamalarıyla bağırsakları hareketlendirebilirsiniz. Karın içi basıncı arttırın ve bunu için bebeğinizin bacaklarını karna doğru bastırıp çekerek bebeğinizin rahatlamasını sağlayabilirsiniz. Bebeğinizin sırtına hafifçe masaj yapabilirsiniz. Sırta yapılan  saat yönünden sağa sola küçük hareketler bebeğinize çok iyi gelecektir.
2.Yöntem; makata kremli masaj. Elinizde bulunan yağlı herhangi bir kremi makatın etrafına masaj şeklinde uygulayarak makat sinirlerini uyarmış olup tuvaletini harekete geçirebilirsiniz. Kremli çubuğu makattan en fazla  cm içeri itebilirsiniz. Daha fazlasının bebeğinize zarar verebileceğini unutmayın.
3.Yöntem; sütünü sağan annelerin sağdıkları süte (150 ml ) bir çay kaşığı halis zeytinyağı yoksa da sızma zeytinyağını karıştırıp ısıttıktan sonra bebeklerine vererek rahatlatabilirler.
4.Yöntem; bebeğinize ılık su ile 15-20 dakika kadar oturtarak banyo yaptırarak bağırsaklarının gevşemesini sağlayabilirsiniz.

Tekrar görüşünceye kadar esen kalın...


20 Aralık 2016 Salı

Gebelikte Yüzmek

0 yorum

Pek çok gebenin merak ettiği sorulardan bir tanesidir gebeyken yüzmek.
Havuzda veya denizde yüzmek risklimidir?
Bebeğim için zararlı mıdır?
Nelere dikkat etmeliyim?

Bilinenin tam aksine gebe iken yüzmek çok faydalıdır.
Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde postür (duruş) değişikli sebebiyle sırt ve bel ağrıları çekilir. Yüzme bu ağrıları azaltmada oldukça faydalıdır.
Bulantı ve kusmaların azalmasında da etkilidir.
Tüm kasları çalıştırarak doğumun kolay olmasını sağlamaktadır.
Kalp atımını hızlandırarak oksijen miktarını artırmasıyla  hem anne hem bebek için faydalıdır.
Sık sık yüzmek hamileleri rahatlatır kendilerini yorgun hissetmezler ve daha rahat uyurlar.
Stresi azaltır.
Yüzerken Dikkat Edeceğim Noktalar Neler?
Doktor bilgisi dahilinde yüzmek gereklidir
Düşük tehlikesi olanlar,enfeksiyonu olanlar mutlaka doktor önerisi almalıdır.
Sakin ve aşırıya kaçmadan yüzmek oldukça önemlidir.

Dalma yapılmamalıdır.
Kramp olasılığı çok olduğu için derinlere gitmeden sığ yerlerde yüzmek ve yalnız yüzmemek de fayda vardır.
Önerilen haftada 3-4 gün ve yarım saat yüzmek yeterlidir.
Yüzme öncesi mutlaka ısınma hareketleri yapılmalıdır.
Yüzmeye başlamadan önce mutlaka su içmeniz su kaybınızı önlemekte faydalı olacaktır.
Yemekten hemen sonra ve ya aç şekilde yüzmek sakıncalıdır.
Havuzu mu tercih etmeliyim yoksa deniz mi?
Normal şartlarda olduğu gibi deniz gebeler için de daha güvenlidir. Havuzda  bir çok kişinin yüzmesine sebebiyle mikrop bulaşma riski daha fazladır. Havuzun dezenfeksiyona dikkat ediliyorsa gebeliğe zararı olmaz fakat havuza dezenfeksiyon amacıyla katılan klorun aşırı dozda olması vajenin florasını(koruyucu ortamını)bozarak gebeliğe zarar verebileceği mantara sebep olabileceği bazı uzmanlar tarafından bildirilmektedir.Ayrıca naylon mayo ve bikiniler ile uzun süre ıslak kalınmamalıdır.

Tekrar görüşünceye kadar esen kalın...





19 Aralık 2016 Pazartesi

Çocuklarda Öfke Nöbetleri (Tantrum Krizi)

0 yorum
  Öfke her türlü tehdide karşı gösterdiğimiz doğal bir savunma mekanizmamızdır. Doğamızda vardır. Bizler sadece var olan  bu  duyguyu kontrol etmeyi öğreniriz.

  Bebeklerin öfke duygularının il dışa aktarılışı kriz şeklinde ağlamaları ile olur. Yaşımız ilerledikçe öfkeyi dışa vurma şekillerimiz değişir. Bebeklikte bu duygu kendini savunma mekanizması şeklindeyken,büyüdükçe dürtülerimiz sonrasında açığa çıkan öğrenilmiş bir davranış halini alır.


  Çocuklarımızın ufak tefek öfke nöbetlerinin normal olduğunu bilmemiz gerek. Anne baba olarak bizlere düşen bu durumun öğrenilerek ikincil kazanca dönüşmesini önlemek ve öfkenin patolojik ise çözümünü sağlamaktır.

Peki her öfke anormal midir?
  Çocuklardaki öfkenin anormal olarak değerlendirlmesi uzman tarafından öfkenin yoğunluğuna ,sıklığına ,şiddetine ve süresine bakılarak karar verilir.
  Her çocuk kızar, bağırır, ağlar, hatta tepinerek küçük krizler geçirebilir. Burada öfkeye karşı tutum oldukça önemlidir. Genellikle çocuklar istedikleri olmadığında ya da istemedikleri bir durumla karşılaştıklarında bu tutumu sergilerler. 
  Ailelerin krizi yönetmesi oldukça önemlidir. Krizin normal mi patolojik mi olduğu önemli olmakla beraber sonraki problemlerin habercisi olabilmektedir.

Patolojik öfke dışa nasıl vurulur?
  • Fiziksel şiddet dediğimiz; itme, dövme, vurma, yaralama gibi
  • Eşyalara zarar verme şeklinde; kırma, dökme, fırlatma, parçalama
  • Sözel şiddet şeklinde; küfür, hakaret
  • Kendine zarar veren davranışlar; kendine vurma, yaralama şeklinde dışarı vurulur.

Öfke görmezden gelinip kayıtsız kalınmamalıdır. Öfkenin sebebi üzerinde durulmalı gereken tedbirler alınmalıdır.

Temper- Tantrum Nedir?
  18-24 aylardaki çocuklarımızda görülen öfke krizlerine verilen isimdir.Bu zamanlarda çocuklarımız kendilerinin ayrı bir birey olduklarını fark ederek  kararının kendilerine bırakılmasını isterler. Bu durum anne-babaları oldukça sıkıntıya sokan bir durumdur. Çocuklar yer zaman mekan dinlemeden sebepli  ya da sebepsiz yere öfke krizine girerek ağlarlar, bağırırlar, kendilerini yere attıkları, etraftaki eşyalara ve bazen de kendilerine zarar verici davranışlarda bulundukları gözle bilinir. 

 Anne–babalar bu durum ile ilk karşılaştıklarında ne yapacaklarını bilemezler. Hele ki bu durum kalabalık sosyal bir ortamda oluşmuş ise aile kendini çaresiz hissedebilmektedir. Çocuğunuzu böyle bir durumda sakinleştirmek için çeşitli yöntemler  denersiniz ama nafile çocuğunuz sakinleşmiyordur ve pes ederek onun istediğini yaparak  yani taviz vererek durum sonlanır çoğu kez. Ama esas sıkıntı yeni başlamıştır ; küçücük çocuğunuz bu durumdan şöyle bir sonuç çıkarmıştır: 

“BU ÖFKE NÖBETİM İŞE YARADI ANNEM –BABAM İSTEDİĞİMİ YAPTI. ARTIK HER İSTEDİĞİMİ ÖFKELENEREK AĞLAYARAK KENDİMİ YERLERE ATARAK YAPABİLİRİM.”  Ve artık tekrar tekrar bu öfke krizlerini görmeye hazır olmalısınız.


Peki Ne Yapmalıyım, Ne  Yapmamalıyım?
  • Önce kendiniz öfke krizlerinizin farkında olun ve bunu kontrol edin.Çocuklarınız sizi rol model alır.
  • Çocuklarınıza karşı tutarlı olun.
  • Öfke krizinde sakinliğinizi yitirmeyin.
  • Sabırlı olun.
  • Öfke karşısında siz de öfkelenmeyin.
  • Ortamda varsa başka bir gürültü onu engelleyin.
  • Elinizi kalbinizin üzerine koyarak derin nefes alıp verin bu durumu gören çocuğunuz sakinleşmeye başlayacaktır.
  • Öfke krizi sosyal ortamda yaşanıyorsa çocuğunuza müdahale ederek baskı ile otorite kurmayın, onu yatıştırmaya çalışın.
  • Onunla aynı göz seviyesine gelerek göz kontağı kurun. Bu çocuğunuzu sakinleştirecektir.
  • Çocuğunuz ile sakin ve kısa net ifadelerle normal ses tonu ile konuşun.
  • Öfke esnasında çocuk bağırarak bir şeyleri ifade ediyorsa onu mutlaka yargılamadan dinleyin.
  • Öfke krizi anında çocuğunuzla tartışmaya girmeyin.
  • Çocuğunuz öfke krizindeyken kendine zarar verebileceği şeyleri kaldırın.
  • Emretmeyin.
  • Yaşına uygun olmayan ödül ceza yöntemine başvurmayın.
  • Güç gösterisinde bulunmayın.
  • Çocuğun kendisine zarar vermesini engelleyin.
  • Bazı davranışlar anne babayı korkutmak için yapılır  bunu ayırt edin.
  • Dikkatini başka yöne vermesini sağlayın.
  • Nöbet sonrası çocuğunuza ceza vermeyin .
  • Asla sevgisizlik göstermeyin.
  • Çocuğunuza sarılın kucağınıza alın yumuşak ses ile onunla konuşarak sevginizi hissettirin.
  • Öfkenin altındaki nedenleri bularak tekrar etmemesi için gerekli önlemleri alın.
  • Öfke nöbeti sonrası çocuğunuzla sakince, onun düşünmesine sevk olacak şekilde konuşun.
  • İsteklerinin yerine getirilmesinin öfke ile olmayacağını hissettirin.

ÖRNEĞİN;”O oyuncağı istediğini biliyorum fakat şu anda onu almamız için şartlarımız uygun değil, çok kızdığını hissedebiliyorum ve ben sana sakinleşmen için yardımcı olacağım, sakinleştiğin zaman daha rahat konuşabiliriz.”  Şeklindeki ifadeler çocuğun o anda tam ihtiyaç duyduğu tutumdur. Çünkü çocuk o anda neden olmayacağını neden sakinleşmesi gerektiğini anne veya babasından duymaya  ihtiyacı vardır.
Bazen ne yaparsanız yapın öfke nöbetinin ortadan kalkmadığını veya sık sık yinelediğini görebilirsiniz. Altında yatan psikolojik ya da başka etkenler olabileceği düşünülerek uzmanlardan yardım alınması gerektiğini bilin

Hangi Çocuklar Daha Fazla Risk Altındadır?
  1. Özbakım gereksinimleri zamanında ve tam karşılanmayan bebek ve çocuklar.
  2. Dağınık ailelerin çocukları.
  3. Anne babanın tutum farklılığı(bir durum karşısında birinin evet diğerinin hayır demesi gibi)
  4. Tutarlılığın olmaması(bir durum karşısında bazen evet bazen hayır denmesi)
  5. İletişimin zayıf olduğu ailelerdeki çocuklar.
  6. Etkili dinlenmenin olmadığı durumlarda.
  7. Ailede yada çevresinde kabul görmeyen çocuklar.
  8. İhmal edilen çocuklar
  9. Eleştirilen, yargılanan, küçümsenen çocuklar
  10. Hiperaktif çocuklar, bipolar çocuklar, depresif çocuklar,obsesif çocuklar
  11. Aşırı kaygılı ve aşırı sakin çocuklar
     UNUTMAYIN SİZ SAKİN OLURSANIZ ÇOCUĞUNUZ DA SAKİNLEŞECEKTİR.



 Tekrar görüşünceye kadar esen kalın…

17 Aralık 2016 Cumartesi

Çocğunuz İçin En İdeal Araba Koltuğu

0 yorum
Bebeğiniz veya çocuğunuz için en ideal oto güvenlik koltuğu, hem çocuğunuza hem de arabanıza uyumlu olan koltuktur. Bir de kurulumu ve kullanımı kolay olan koltuktur.
Güvenli oto koltuğu seçiminde dikkat edilmesi gereken noktalar neler? 
  • Koltuk seçiminde çocuğunuzun boyu ve kilosu yaşından daha önemlidir
  • Oto koltuğun aracınıza uygun olmasına dikkat edin.
  • Test edilmiş ve standartlara uygun koltuk almaya dikkat edin.
  • Avrupa Güvenlik Standardı’na (ECE sertifikası) uygun olan onaylı koltukları almayı tercih edin.
Gr0+ (doğumdan itibaren 12 aya kadar 0-12 kg),
Gr1(9ay-4 yaş, 9-18 kg),
Gr2-3 (4-12 yaş, 15-36 kg)
Gr1-2-3 (9 ay-12 yaş, 9-36 kg) en yaygın bulunan gruplardır.
  • Oto koltuğunun araca en güvenli ve kolay şekilde monte edilmesini sağlayan ISOFIX (International Standard Organisation Fix) bağlantısı veya emniyet kemeri olup olmadığına dikkat edin.
  • Koltuğun kaza anındaki darbe basıncını emen özel köpük malzemeye sahip olup olmadığını kontrol edin.
  • 5 noktalı emniyet kemeri olan oto koltuklarını seçin.
  • Koltuğun  baş, boyun güvenliği sağladığına ve yan destekleri bulunup bulunmadığına dikkat edin. 
  • Mutlaka aracınızın sabit emniyet kemerleri ile araca bağlanmalı bir model olmasına dikkat edin.
  • Oto koltuğu kumaşının terletmeyen ve yıkanabilen cinsten olmasına özen gösterin.

Nelere Dikkat Etmeliyim?
  • Oto koltuğunu arabanıza doğru bir şekilde yerleştirmelisiniz. Bunun için kılavuzdaki talimatlardan faydalanmalısnız. Araştırmalar oto koltuklarının  %85’i doğru yerleştirilmediğini söylüyor.
  • Koltuğa bebeğinizi oturttuktan sonra koltuğunun emniyet kemerleri omuzlarından ve omuzlarının altından bebeğinizi kavratarak takmalısınız.
  • Yolculuğunuz çok kısa bile olsa her zaman oto koltuğunuzu kullanın.
  • Her sürüş öncesi oto koltuğun yerleşmesinin uygun olup olmadığını kontrol ediniz.
  • Bebeğiniz 1 yaşına gelene kadar ve 9 kg a ulaşana kadar oto koltuğunda 45° lik açı ile yüzü arkaya dönük biçimde oturtmalısınız. Bunun sebebi 1 yaş altı bebekler yüzü öne dönük iken omuriliğini koruyabilecek kadar güce sahip olmayışıdır.
  •  5 nokta kemer sistemi en iyi korumadır.  Sebebi ise kemerler bebeğin hem omuzlarından hem de kalçasından tutarak kavramasıdır. Kemer  bebeği çok sıkmamalıdır.

Bebeklerin Yaşına ve Kilosuna Göre Oto Koltuklar
1 ) 0 – 9 kilo arasındaki bebekler için: Bu koltuklar sadece yüzü arka koltuğa dönük şekilde kullanılır. Bebeklerin kemiklerinin gelişimi henüz tamamlanmadığı için yatar pozisyonda kullanılmalıdır. Yüzü arkaya dönük biçimdeyken omuzlarından ve omuzlarının altından geçen emniyet kemerleri ile güvenliği artırmaktadır. Taşınabilir parçaları ve elde taşımak için bir sapı olan modelleri de mevcuttur. (Arabayı kullanırken taşıma sapının aşağıda ve kilitli pozisyonda tutulması gerekir.)
2 ) 10 – 18 kilo arasındaki küçük çocuklar için: 
Yaş olarak yaklaşık 8 aylıktan 4 yaşına kadar küçük çocuklar için kullanılabilir. Yüzünü öne dönük olarak kullanmaya başladığınızda, kemerleri yukarı hareket ettiren kuvvetlendirilmiş delikleri vardır.  Çocuğunuzu 18 kg ye ve 90cm oluncaya kadar yüzü öne dönük kullanımda korur.
3 ) 15 – 25 kilo arasındaki çocuklar için:   Yaklaşık 3 – 7 yaş arası çocuklar için kullanılabilir. Bu yaşlardaki çocuk serbestçe oturtulabilir, ancak yetişkinler için düşünülmüş emniyet kemeri, tek başına çocuk için gerekli, güvenceli yolculuğu sağlayamadığı için  çocuk güvenlik koltuğuna ihtiyacı vardır.

4 ) 22 – 36 kilo arasındaki çocuklar için:  Yaklaşık 6 – 12 arası çocuklar için kullanılabilir. Yetişkinler için tasarlanan emniyet kemeri yalnız başına gerekli güvenli yolculuğu sağlamaz. Bu nedenle çocuk güvenlik koltuğuna ihtiyacı vardır.

5 ) Booster koltukları: Sadece yetişkin kucağındayken ve omuz kemeri ile kullanılır.  Çocuk 18 kg civarındayken ve 36 kg ye gelene kadar kullanılır.

Tekrar görüşünceye kadar esen kalın...


16 Aralık 2016 Cuma

Savaşa Uyanan Çocuklar

0 yorum

 Kuşların cıvıltısı yahut taze ekmek kokusu yerine bombanın sesine uyanmak, her yerin toz kaplaması, ardından silah sesleri, tanımadığınız askerler ve naraları evet evet hayali bile dehşet verirken hatta bu cümleleri okurken tüylerimiz ürperirken bunu yaşayan masum çocuklar hiç düşündü mü insanlık bunları… Ne kadar hissedebildik korkularını, çaresizliklerini, yalnızlıklarını…. Konuşamıyoruz değil mi ve belki de izlemekten kaçındığımız gibi okumaktan hissetmekten kaçıyoruz yine… Nereye kadar kaçacağız peki?
Savaşa uyanan çocuklar. Sabah sıcacık yataktan öpücükle kaldırdığımız çocuklarımız savaşa uyanıyor artık. Annesini, babasını,kardeşlerini,arkadaşlarını,okulunu,öğretmenlerini,oyuncaklarını ve en önemlisi geleceklerini kaybeden çocuklar onlar… Onlar bizim çocuklarımız; biz doğurmadık, büyütmedik,aynı dili dini paylaşmıyoruz kabul etmediğimiz çocuklarımız…
Ölüm; sen çok soğuksun… Senden her canlı korkarken masum çocuklar ne yapsın?
Çaresizliğin içinde, şiddete maruz kalıyorlar hem de aklımızın alamayacağı kadar çirkin ve korkunç şiddetler…Oysa onlar oyun oynamalı sokaklarda …Uçurtma uçurmalı gökyüzünde. Ellerinde ne olduğunu bilmediği bir silahla bulurlar bazen kendilerini ve çirkin bir oyunun içinde oynatılırlar… Mavi gökyüzleri karartılan, pembe teni al kana boyanan çocuklar affedin demeye dilim varmıyor bizi…
Sizden ömrünüzü, sevdiklerinizi, yaşanmamışlıklarınızı çalan yetişkinler ; yıllar sonra sizde bıraktıkları eserlerle gurur duyacak kadar bencil, vicdansız, ruhsuz yetişkinler bilmez mi ki kendi gibi canavarlar yetiştirdiklerini….Size sorsalar büyümek istemezsiniz eminim. Hiçliğin ortasında bırakılmış bir çocuk ne yapabilir soruyorum ?
Savaşın etkilerini yaşamları boyu taşıyacak olan sizler bizi affetmeyeceksiniz hakkınız da var biliyorum. Yetişkinler her şeyi düzelmiş görseler de rüyalarınızda, oyunlarınızda savaşın izleri olacak biliyorum

İnsanlık savaşın içindeki çocukları korumakta  bu kadar da mı aciz kalıyor bilemiyorum. Kimseyi bilmiyorum ama ben bununla mutlu olamıyorum, mutlu olmayı da  şu durumda dileyemiyorum…

Savaş ve Çocuklar

0 yorum
İki kelime ancak bu kadar yakışmaz birbirine sanırım. Son zamanlarda en çok duyduğumuz kelimeler savaş ve çocuklar…



Çocuklar savaşın en masum kurbanları. Bu haksızlık diyorum hemde dünyada ki en büyük haksızlık...

Sanırım ölen çocuklarımız insanlığımızın öldüğünün ispatı olmalı.

Her ne gerekçe olursa olsun çocukların öldüğü bir dünya temiz olamaz ve bu konuda ki hiçbir dava haklı olamaz.
Savaşın en korkunç görüntüsünü mü sanırım şu masum gözlerde

Ya o korkunç sesi bir çocuğun duyduğu halde mi duyabiliriz

Unutamayacakları derin bir iz hayatlarında kalan

Eksikler artık asla doldurulamayacak eksiklikleri

Masumlar hemde hiçbirimizin asla olamayacağı kadar


Senin oyun bahçeni kirleten eller hesap verecek çocuk
Yaşama hakkını, mutluluğunu elinden alanlar  da
Oyun mu bu siz ce

Sen ağlama çocuğum ağlaması gereken insanlık

“Artık havalar iyice soğudu. Kuş sesleri duyulmaz oldu. Şimdi yalnızca, anasını ya da babasını, kardeşini yitiren çocukların ağlamaları duyulabiliyor.
Bizler, bir ülkesi ve umudu olmayan çocuklarız.-Dunja, 14”

Bu sözleri  Eski Yugoslavya’da savaşı yaşamış olan milyonlarca çocuktan birine ait.
Sanırım kimse onun kadar iyi anlatamaz yaşadıklarını.


Dünyayı çirkin kılan yetişkinler ,çocukların masum hayatlarını çaldı.Hiçbir şey sonsuz değildir Hesap günü çetin geçecektir.



Bebeğinizin Banyosu

0 yorum

Bebeğimi ne zaman yıkamalıyım?
Nasıl yıkamalıyım?
Suyun ısısını nasıl olmalı? Sorularının cevabını mı arıyorsunuz gelin hep beraber öğrenelim…


v Doğum sonrası bebeklerin yıkanması önerilmez genelde sadece silinir.
v Göbek bağı düştükten sonra bebeğinize banyo yaptırmanız daha uygun olacaktır. Eğer göbek kordonu düşmeden yaptırmak zorunda kalacaksanız o bölgeyi tahriş etmemeli ve banyo sonrasında göbek bakımı yapmalısınız ayrıca mutlaka kuru olduğundan emin olmalısınız.
v Doğum esnasındaki  enfeksiyon varsa ,hepatit B, HİV taşıyıcı anne ise bebek bekletilmeden yıkanır.
v Bebek açken yıkanması uygundur , tok iken bebeğinizi yıkamanız kusmaya neden olabilir.
v Bebeğinizi haftada 2-3 kere yıkayabilirsiniz.
v Banyo bebek sağlığı için oldukça önemlidir.
v Bebeğinizi yıkarken kulağına su kaçırmamaya dikkat etmelisiniz.Bunun için bebeğinizin başına su dökerken yüz aşağı olması oldukça faydalı olacaktır. Suyu dökerken bebeğinizin kulağını kapatabilirsiniz.

v Bebeğinizi eski usul leğende yıkayacaksanız kıyafetlerini leğene koyarak kaymasını önleyebilirsiniz. Son yıllarda bunu engellemek için filesi olan bebek küvetleri kullanımda.
v Bir diğer mevzuda küvet yada leğenin çok suyla dolmasını engellemelisiniz.Bebeğinizin elinizden kaymasında olası tehlikelerden bu şekilde korumuş olacaksınız.
v Mikroplardan cildi arındırarak bebeğin hem korunmasını hem de rahatça uyumasını sağlar..
v İlk banyo oldukça önemlidir. Banyo bebeği ürkütmez ise bundan sonraki kısımda rahatlayacaksınız.Bu sayede bundan sonraki banyolarınız keyifli endişesiz devam edecektir

v Eğer bebeğiniz altını kirletmiş ise banyo öncesi alt bakımını yapmanız önemlidir. Bu sayede küvetteki suya mikrop bulaşmasını önleyeceksiniz.
v Bebeğinizin kulak kirini asla kulak çöpü kullanarak temizlemeyin. Çünkü kulak çubuğu kiri içeri itmeye neden olabilmektedir. Banyo sonrası sadece dış kulakta görünen kiri bir peçete ile temizleyin.
v Saç kurutma makinesi asla kullanmayın.
 Haydi Hep Beraber Banyo Hazırlığı Yapalım
Bebeğinize banyo yaptırırken yardım edecek birisi olması işlerinizi kolaylaştıracaktır.
Temiz su olmasına dikkat ediniz. Su sıcaklığı vücut ısısında olması uygundur yani 37-38 derece olmalıdır.Bunu dirseğinizi suya sokarak yanmaması ile anlayabilirsiniz.
Bebeğin cildine uygun şampuan kullanmanızı öneririm. Hekim önerisi yoksa parabren içermeyen bebek şampuanı kullanmanız uygun olacaktır.
Bebek yağı banyodan sonra cildi nemlendirmek için kullanılabilinir.
Banyo yaptırılan oda ısısı uygun olmalıdır.
Bebeğinizin banyo öncesinde havlusunu, bezini, kıyafetlerini mutlaka önceden hazır bulundurmalısınız.Bu sayede bebeğinizin üşümesini engelleyebilirsiniz
Peki Bebeğimi Nasıl Yıkamalıyım?
 Bebeğinizi yıkmaya yüzünden başlayın. Sabunsuz ıslatılmış pamukla her iki gözü içten dışa doğru yani burun kısmından kulağa doğru silin.Yüzü ıslak temiz ve yumuşak bir bez ile silin. Kulak kıvrımlarını da bu şekilde silin . Tüm bunları narin ve sakince yapın. Bebek sabunu ile bezini köpürtün bebeğinizin boyun kıvrımlarını ve vücudunu nazikçe silin.
En sonunda bebeğinizin başını şampuan ile  yıkayınve durulayın. Durularken bebeğinizi yüz aşağı pozisyonda tutun. Bu sayede bebeğinizin yüzüne su gelmeyecek ve onu huzursuz etmeyecektir.

Banyo sonrası giydirdiğiniz bebeğinizi emzirirken tırnak bakımını yapabilirsiniz. Dikkatlice bebeğinize ait olan tırnak makası ile tırnaklarını keserek köşelerini törpüleyin.


Tekrar görüşünceye kadar esen kalın…
 

Bebeğinizin Bakımına ve Sağlığına Dair Herşey Copyright 2016 Tüm Hakları Saklıdır Besikliev.Com